24 Ağustos 2012 Cuma

"Hasetle İman Bir Kalbde Beraber Bulunmaz"




Çekememezliğin en düşük seviyede ki zararsız  haline gıpta denir (şu an konumuz değil); en üst seviye olanı ise kıskançlık, çekememezlik veya Arapça her iki manada kullanılan ‘haset’ sözü ile tanımlanır.

Kabil ve Habil’den bu yana insanlığın geçmek bilmeyen ve enkarneler boyunca taşımış olduğu bu hastalığın oluşum nedeni; herhangi bir bakımdan (beşeri ilişkiler, sağlık, zenginlik, güzellik, bilgi, zekâ, mutluluk, başarı, saygınlık,  vb) kendinden üstün gördüğü birinin, bu üstünlüğünden dolayı hazımsızlık  duymasıdır.

Haset eden kişi, başkalarının sahip oldukları, kendisinin ise sahip olamadığı özellikleri çekemez, kendi olumsuzluklarını da düzeltemeyeceklerinden;  etrafındaki insanları küçük düşürmek için büyük gayret sarf ederler.

Bu insanlar  kompleksli, içten pazarlıklı, ikiyüzlü ve kıskançtırlar. Dost gibi görünürler, menfaatlerine ters düştüğünüz anda,  tüm çirkinliklerini gözler önüne sererler. Karşı tarafı küçük düşüreyim diye çırpınır dururlar ama zamanla anlaşılır ki, aslında küçük düşen  kendisidir.

Bu hastalık kendisini o kadar esir almıştır ki; doğru düşünemez, doğru değerlendiremez, doğruyu göremez; iyiliklere kötülük derler.

Hasetliğin kölesi olan bu zavallılar,  içlerindeki bu ayrık otunu temizledikleri müddetçe tüm vakitlerini ibadetle geçirmiş olsalar dahi; varoluş boyutunun bu son perdesinde bir daha asla evrim programlarına alınmayıp, hiç var olmamışcasına  yok olacaklardır.


……… min şerri hâsi-din izâ hased!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder