Teknolojik gelişmeler hayatımızı
kolaylaştırdı; fakat bunun yanında, olumsuz etkileri ile de hayatımızı tehdit
eder hale geldi. Hava kirliliği, yiyeceklerimizdeki hormonlar,
besinlerimizdeki katkı maddeleri ve koruyucular, zararlı güneş ışınları,
çevre kirliliği, vb. Tüm bu etkenler bizi, hayati tehlikesi bulunan
hastalıkların yanı sıra erken yaşlanma ile
de karşı karşıya getirmektedir.
Yaşamımda antioksidanlar, büyük yer kapladığı
için kullandığım ürünleri ve ne işe yaradıkları hakkında birinci el
kullanıcıdan faydalı bilgiler halinde size ileteceğim.
Kim bilir belki bir gün sizinde ihtiyacınız olabilir veya
antiaging kürü yapabilirsiniz.
Öncelikle, antioksidan, serbest radikal nedir
ile konumuza başlayalım.
Alınan her
nefeste vücutta serbest radikaller oluşur. Hava kirliliği, kronik hastalıklar,
sigara, pasif içicilik, diyetsel kanserojenler, enfeksiyonlar, kuvvetli
egzersiz, stres ve güneşe maruz kalma vücutta serbest radikalleri
arttırabilecek faktörlerdir. Bu serbest radikaller vücutta biriktikçe
sağlığımız kötüleşir ve yaşlanma hızlanır. Kırışıklıklardan ciddi hastalıklara
kadar sizi herşeye karşı dayanıksız hale getirir.
Antioksidanlar
Nasıl Yararlar Sağlar ?
Yaşlanma sürecini
geciktirir.
Kolesterol
seviyelerini düşürür.
Pek çok çeşit kanser
riskini azaltır.
Tümörlerin büyümesini
durdurmaya yardım eder.
Vücuda alınan
kanserojenlerin zararlı etkilerini gidermeye yardım eder.
Vücudu, sigara
içmenin verdiği zararlara karşı savunur.
Damar
sertliği riskini azaltır.
Kalp rahatsızlığı ve
felce karşı korumaya yardım eder.
Görme kaybına neden
olan makuler dejenerasyondan korunmaya yardım eder.
Kronik akciğer
hastalıklarına (astım, bronşit, anfizem gibi) karşı korunmaya yardımcı olur.
Çevresel kirliliklere
karşı koruma sağlar.
Son zamanlarda en çok
ön plana çıkan antioksidanlar A, C ve E (tokoferol) vitaminleri, selenyum
minerali, beta karoten, likopen gibi karotenoidlerdir.
Oksidatif stresi
azaltır.
Vücudumuzda kanser ve kalp gibi hastalıklar
için bir savaş veriyoruz. Kontrol edilmesi gereken düşmanlardan biri de serbest
radikaller. Serbest radikaller somatik hücrelere ve bağışıklık sistemine
saldıran moleküllerdir. Antioksidanlar da bu serbest radikallerin etkilerini
nötralize eden, kanser, kalp hastalıkları ve erken yaşlanmaya neden
olacabilecek zincir reaksiyonlarını engelleyen moleküllerdir.
Oksidasyona neden olan serbest radikaller
temel olarak oksijen kaynaklı metabolitler, (süperoksit anyonları O2-, hidrojen
peroksit H2O2, hidroksil radikali OH0) hipoklorik asit, kloraminmler, azot
dioksit, ozon ve lipit peroksitlerdir. Bunlar organizmalar tarafından hücre
içinde mitokandriyal solunum zincirinde, ya da hücre dışında, özellikle de
fagositler tarafından oluşturulur.
Serbest radikal oluşumuna sigara, hebisit
ve pestisitler, çözücüler, petrokimya ürünleri, ilaçlar, güneş ışınları,
X-ışınları, hatta yiyeceklerde bulunana bazı bileşikler neden olur. Hatta ve
hatta egzersizler de oksijen kullanımındaki artışla beraber serbest radikal
oluşumuna neden olur.
SERBEST RADİKALLER
Serbest radikaller yaşam için gereklidir.
Elektron transferi enerji üretimi ve pek çok diğer metabolik işlevde temel
oluşturur. Ama eğer zincir reaksiyonu kontrolsüz bir davranış gösterirse
hücrede hasarlara neden olur. Bilim adamları 1954'lerden beri serbest
radikallerin yaşlanma ve dejeneratif hastalıklara neden olduğunu
bilmektedirler.
Çoğu elektronlar çift halde bulunurken,
serbest radikal bu elektronları birbirinden ayırarak reaksiyonu durdurur. Ama
sonuçta serbest radikal kendine bir çift elektron alarak elektron çifti haline
geçer, diğer elektron serbest radikal olur.
Antioksidantlar ise serbest radikaller
için kolay bir elektron hedefi oluşturur. Bağlanan serbest iki serbest radikali
birleştirerek nötralize edebilme özelliğine sahip bir enzime (glutatyon
peroksidaz, katalaz, süperoksit dismutaz...) taşınana kadar radikalle stabil
bir yapı oluşturur.
Eğer serbest radikaller nötralize
edilmezlerse vücutta ciddi hasarlara neden olabilirler:
- hücre membranı
proteinlerini yıkarak hücreleri öldürmek,
- membran lipit ve
proteinlerini yok ederek hücre membranını sertleştirip hücre fonksiyonunu engellemek,
- nuklear membranını
yararak nukleustaki genetik materyale etki edip DNA'yı kırılma ve mutasyonlara
açık hale getirmek,
- bağışıklık sistemindeki
hücreleri yok ederek bağışıklık sistemini zorlamak.
Bu etkiler oksidatif stres olarak bilinen
DNA mutasyonları, hücre ölümleri ve hastalıkları gibi hasarlara neden olur.
Peki serbest radikaller bu hasarları nasıl verirler? Bu sorunun cevabı çok
çeşitli mekanizmalara dayandırılabilmekle beraber en temel etkileri, lipit
peroksidasyonu, proteinler arasında disülfit bağı oluşumu ve DNA hasarıdır.
A
Vitamini
Göz problemlerini ve körlüğü önler. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek cilt sorunlarını engeller.
Ayrıca sindirim sisteminde oluşan ülserleri tedavi eder; soğuk algınlığına ve böbreklerde mesanede, akciğerlerde ve mukus zarlarında enfeksiyonlara karşı vücudu korur. Eksikliğinde gece
körlüklerine benzer hastalıklar görülür.
A
vitamini dokuların bakım ve onarımı, yeni hücrelerin gelişmesi, kemiklerin ve dişlerin
oluşumu için de önemlidir. Antioksidan olarak faaliyet yaparak hücreleri kansere ve diğer hastalıklara karşı korur,
yaşlanma sürecini yavaşlatır, yağ depolanmasına yardımcı olur. A vitamininin
vücut açısından diğer bir önemi, proteinlerin A vitamini olmadan kullanılamamasıdır.
A
vitamini eksikliği çok sık görülmemekle birlikte, eksikliğinde derinin
pullanması, akne gibi cilt sorunları, iskelet gelişiminin duraklamasını içeren
büyüme eksikliği, kornea ile ilgili sorunlar ve körlük görülebilir. Ayrıca A
vitamini eksikliğinde bağışıklık sistemi ve vücut direnci azaldığından, vücut enfeksiyona daha
açık hale gelir ve daha kolay hastalanır.
Yüksek dozda ve bilinçsizce alınan A vitamini, hastalıklara
davetiye çıkarıyor. Başta bulantı, kusma, baş ağrısı, iştahsızlık gibi ciddi
tehlikelere neden olurken, yüksek dozlarda almaya devam edildiğinde ise eklem
ağrıları ve görme bozukluğuna yol açar. Sebepsiz, kronik karın ağrısı
yakınmalarına neden olur. Ayrıca el ve ayaklarda sararmalar yapar. Tiroit
hormonları yetersiz çalışan kişilerde bu belirtiler daha şiddetli olarak ortaya
çıkıyor. A vitamini fazlalığı, beyinde su toplanmasına neden olarak zihinsel
performansı düşürür, sersemlik ve uyku hali yapar. Deride pullanma ve
kabuklanmalar yapar. A vitamini, karaciğer ve dalak büyümesine neden olur.
Karaciğerde biriktiğinden, zehirli etkisi aylar ve yıllarca devam edebilir. Göz
kanaması yapabilir, dudaklarda kurumaya neden olur. Beta karoten ve A vitamini
kullanımının akciğer kanserine yol açtığı da yapılan son çalışmalarda
gösterilmiştir.
E Vitamini
E vitamini yağda çözünen
önemli bir antioksidandır ve özellikle hücre zarları ve lipopreteinlerde önemli
antioksidan işlevler görmektedir.
Göz sağlığı için hayati önem taşır. Retina gelişimi
için önemli bir oynar. Katarak yapıcı etkilere karşı önemli bir koruyucu
biridir. Vücuda alınan ağır metaller, zehirli bileşikler, radyasyon ve bazı
ilaçların yarattığı toksinlere karşı koruma sağlar.
Virüslerden kaynaklanan hastalıklara karşı vücudun
direncini yükseltir. Timus bezi ve alyuvarları korur. Bağışıklık sistemi için
önemli vitaminlerden biridir.
Yapılan araştırmalar E vitamininin yaşlanmaya bağlı hafıza kayıplarının
önlenmesinde olumlu etkisi olduğunu kanıtlamıştır. Ayrıca yaşlanmaya karşı
koruyucu etkisi de bulunur. Toksin maddelerin vücutta yarattığı tahribatı da
azalttığı ortaya çıkmıştır. Kırmızı kan hücrelerinin sağlıklı gelişimi ve
çoğalması için gereklidir. Kalbe yararlı olan HDL kolesterol oranını
yükseltip, zararlı olan LDL kolesterolünü azaltır. Kandaki kolesterol oranını
dengeye sokar. Kaslar ve cilt sağlığı için de önemli bir vitamindir. Hava
kirliliğinden dolayı akciğerde ve ağızda oluşan olumsuz etkiyi azaltır Kalp
krizine, kansere, Alzheimer’e, katarakta karşı koruyuculuğu olduğu üzerinde
ciddi veriler toplansa da, henüz bu konudaki yararlan kanıtlanmamıştır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
E vitamininin aşırı
kullanımı bağırsaklarda şiddetli kasılmalara ve sancılara da yol
açar ayrıca vücütta kalsiyumun azalmasına
sebebiyet vermektedir
C
Vitamini
Demir emilimini
artırır. Vücuda giren virüslerin hareketliliğini azaltır ve bağışıklık
sistemini güçlendirir. Yaraların kapanmasını sağlayan enzimlerin oluşumunda
etkilidir. Demir, kalsiyum, A, B, E vitaminlerinin
vücutta daha iyi kullanılmalarını sağlar. Damar içi hücrelerin yapısını
koruyarak, koroner kalp hastalığı oluşum riskini azaltır. Güneş ve çok güçlü
ışıklara karşı gözlerimizi koruyarak, katarakt oluşumunu geciktirir. Kanserle
savaşta en etkin maddelerden biridir. Kılcal damar yapısını kuvvetlendirir.
Bağışıklık sistemini güçlendirir.
Ester C
C Vitaminin aktif formudur. Hem su da hem de yağda çözünür. Dokulara
4 kat daha daha hızlı girer ve daha fazla
kalır. Midede rahatsızlık yapmaz.
CoQ10
CoQ10
hücrelerimiz için vazgeçilmez bir madde. Hücrede, enerji üretiminden
antioksidan korumaya kadar pek çok alanda kullanılıyor. Hücrenin enerji üretim
merkezleri olarak çalışan mitokondrilerde enerji üretimine katkı sağlıyor. Bunu
moleküllere elektron taşıyarak başarıyor.
CoQ10’nun güçlü
bir antioksidan, hücreleri paslandıran ve yaşlandıran oksitleyici serbest
radikallerin zararlarını azaltıyor. Eğer vücudunuzun antioksidan savunmasını
güçlendirmek, oksidatif hasarı zararı azaltmak istiyorsanız bunun en kolay ve
etkili yolu onu CoQ10 ile desteklemekten geçiyor.
Bütün bu
süreçlerde CoQ10 tabii ki tek başına yeterli olmuyor. Folik asit, C vitamini ve
B vitaminleriyle, selenyumdan, çinkoya birçok farklı mineral ve daha pek çok
faktörle iş birliği yapıyor. İşte bu işbirliğinin düzenli işlemesi yaşlanmayı
yavaşlatıyor, yaşlılık süresinde ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarını
azaltıyor. Bu maddenin kanserden koruyucu özelliği olduğu da belirtiliyor.
Kanserle savaşı kolaylaştıran enzimlerin tamirini kolaylaştırıyor. Kanserden
korunmak isteyen çoğu insanın 30’lu yaşları takiben bu destekten faydalanmak
istemesinin sebebi de budur.
CoQ10 düzenli olarak kullanıldığında kan
basıncının ayarlanmasını kolaylaştırıyor. Diğer taraftan bu desteği düzenli
olarak kullananlarda diş eti hastalıklarına daha az rastlandığı, beyin
fonksiyonlarının daha iyi korunduğu, bunama ihtimalinin az da olsa azaldığı
ileri sürülüyor. İlerlemiş kalp yetmezliği durumunda bu desteğin yararlı
olabileceğini düşünenler var. Kısacası bu mükemmel doğal destek iyi yaşlanmak isteyenler
için önemli alternatifler sunuyor. İşin güzel tarafı CoQ10’un herhangi bir
ciddi yan etkisinin de olmaması. CoQ10 son derece güvenli bir doz aralığına
sahip.
Ubiquinol
Kısaca yeni
nesil CoQ10 diyebiliriz. Daha aktif halde çalışmaktadır. CoQ10 gibi yağ ile
birlikte veya yemekle alınır.
Alfa Lipoik Asit (ALA)
Hem suda hem de
yağda çözünür. Antioksidan özelliği C ve E vitamininden daha fazladır. ALA ve Asetil
L-Carnitine’in (*) birlikte kullanımı hücrelerin yaşam süresini uzatmaktadır.
Alfa Lipoik Asit, şeker hastalarında oluşan sinir sistemi sorunlarını geciktirir veya
hafifletir. Bu hastalarda
oluşan sinir hasarının yol açtığı dayanılmaz ağrıları ve uyuşukluk hissini
azaltabilir. Yapılan araştırmalar bu besin unsurunun şeker hastalarında düzensiz kalp atımını da önleyebileceğini göstermektedir.
Yaşlanma sonucu oluşan bellek sorunlarını geciktirmekte, katarakt riskini azaltmakta, beyin
felci olasılığını da önlemektedir. Yeni çalışmalar bu
maddenin karaciğer fonksiyonlarını güçlendirdiğini ve bu organın toksinleri temizleme yeteneğini
artırdığını da düşündürmektedir. Cilt
yaşlanmasını geciktirmede ve ciltte yaşlanma sonucu oluşan kırışıklık, kuruma,
pörsüme gibi sorunları tedavi etmede de son derece etkili bir antioksidandır.
(*) Asetil L-Carnitine ise
yağ yakıcı olarak bilinmektedir. Spor yapmadan önce alınmaktadır. Vücuda giren
besinleri enerjiye çevirmektedir. Beyne kan akışını artırdığı için Alzheimer
hastalığında tavsiye edilmektedir.
Resveratrol
Kırmızı üzümün çekirdeği ve
kabuğunda bulunur. Üzüm
kabuğunda bulunan resveratrolün güçlü antioksidan özelliği E vitamininden 50 kat, C vitamininden ise 30 kat daha fazladır.
DNA hasarına engel olunur ve hücre
membranına lipid peroksidasyonu önlenir. Anti-aging
etkilidir; yaşlanmayı yavaşlatıcı hatta yaşam süresini uzatıcı etkisi olduğu
düşünülmektedir. İnflamasyon karşıtı etkisi ile doku hasarı ve
hücresel proliferasyonu baskılar. Cild yapısını korur. Karaciğerden lipoprotein üretimi ve sekresyonunu baskılayıcı
etkisi saptanmıştır. Kan yağlarını düşürücü etkisi saptanmıştır. Karaciğer
hücre kültürü çalışmalarında, kırmızı üzümün hepatik LDL reseptör aktivitesini
ve HMG-CoA redüktaz aktivitesini arttırdığı da saptanmıştır. Damar sertliği önleyici aterojenik etkinin; artmış metabolik
hız, antioksidan etkinlik, azalmış lipid peroksidasyonu sonucu olabileceği
düşünülmektedir. Vücut ağırlığının düzenlenmesine yardımcı olur. Söz konusu
etkileri ile resveratrolün yüksek vücut ağırlığının düzenlenmesi,
kardiyovasküler, serebrovasküler hastalık, diyabet ve kanserle bağlantılı
süreçlerde etkili olması söz konusudur
Selenyum
Vücudun toksinlerden
arınmasını için gerekli enzim olan glutathione üretilmesini sağlar. DNA
metabolizması, hücre zarı, karaciğer ve pankreasın optimal çalışmasını sağlar.
Serbest radikal hasarlarından korur, antikanserojendir. Triod eksikliğinde de
kullanılmaktadır. Bağışıklığı yükseltir.
Kalsiyum – Magnezyum – Çinko
Tam olarak antioksidan
diyemeyiz ama vücuttaki pek çok işlevin yerine getirilmesinde kalsiyum
mineraline ihtiyaç duyulmaktadır. Kalsiyumun %99u kemiklerde bulunur ve
eksikliğinde ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Kalsiyum, kas ve sinir
hücreleri, kanın pıhtılaşması, hormonal faaliyetlerin devamı için
gereklidir.
Magnezyum, hücrelerde en çok
bulunan minerallerdendir. Enerji metabolizması, kas ve sinir fonksiyonlarının
sürdürülmesi, kalp sağlığı ve pek çok doku için gereklidir. Kalsiyum ile
beraber kemik sağlığında önemli rol oynar.
Çinko, protein, karbonhidrat,
yağ, nükleik asit ve diğer mikrobesinlerin sentezlenmesi ve yıkımı için ihtiyaç
duyulan 300den fazla enzimin yapısında yer almaktadır. Her üç mineral de kemik
sağlığının korunmasına yardımcıdır.
GOJİ (Kurt üzümü)
Dünyadaki en yüksek
antioksidan yiyeceklerden birisidir. 19 farklı amino asit ve 21 iz mineral
içerir. Protein içerir. DNA’yı korur. Havuçtan daha iyi beta kroten kaynağıdır.
Kolestrolü düşürür.
.