7 Mayıs 2013 Salı

GAFLET UYKUSUNDAKİ ANKARA’LI, AOÇ ELDEN GİTTİ, HABERİNİZ VAR MI?




Atatürk, ağaç bile yetişmeyen bir yerde insanın nasıl yaşayabileceğini kendi kendilerine soran ve Ankara'nın Başkent oluşunu affedilmez bir hata sayan insanlara yepyeni bir mucize daha göstermek istiyordu. O, bu şekilde aynı zamanda hem Türkiye tarımına modern bir çiftliğin örnek yöntemlerini hediye etmek, hem de bazı durumlarda ilmin dahi gerçekleşmesini mümkün görmediği girişimlerinde gerçekleştirilebileceğini kanıtlamak gibi çok önemli bir teşebbüste bulunuyordu. 


Çiftlik için ağacın bile yetişmediği bir yeri tercih eden Atatürk, kuruluş çalışmalarını yakından ilgilenmek ve bizzat yönetmek arzusu ve azmi ile ilgililere yurt tarımına örnek olacak Gazi Orman Çiftliği'ni kurmak üzere derhal çalışmalara başlama emrini verdi. 

Verilen emirler arasında; en kötü tarım koşullarına sahip olduğunun tarım uzmanlarınca bildirilmesi üzerine, eliyle işaret etmek sureti ile iyileştirilmesi gereğini ileri sürdükleri alanın satın alınıp, işletme planlarının hazırlanması, arazinin düzenleme ve iyileştirilmesi ile birlikte hemen tarım yapılabilmesi konuları başta geliyordu. 

İlk olarak çitlik idare merkezi ile, parkların ve sebze bahçelerinin de üzerinde bulunduğu 20.000 dönüm arazi, Merhum Abidin Paşa'nın eşi Faika Hanım'dan satın alındı. Atatürk'ün ilk olarak aldığı bu araziye verdiği yüksek fiyat, çevrede bulunan ve işletilmeyen çok sayıda arazi parçasının sahipleri tarafından satılmasını teşvik etti. 


Böylece Etimesgut, Balgat, Çakırlar, Güvercinlik, Macun, Tahar ve Yağmur Baba çiftlikleri de satın alındı. Bu şekilde büyük ve modern bir tarım işletmesi için 52.000 dönümlük genişliğe ulaşan bir arazi varlığı üzerinde Gazi Orman Çiftliği doğmuş oldu. 


Büyük Önder, bu teşebbüsteki iki ana gayesini gerçekleştirmiştir. Bu sayede hem modern tarım tekniklerinin ilk örneklerini Türkiye tarımına hediye etmiş, hem de o zamana kadar Ankara halkının tek mesire yeri olan Kayaş Vadisi'ni aratmayacak, hatta her yönüyle ondan üstün olan bir mesire yeri yaratmak arzusunu gerçekleştirmiştir. 

Gazi hazretlerinin kurmakta olduğu örnek çiftliğin planındaki gaye şunları yapmaktı: 

- Bu arazide bulunan ve Ankara’nın havasını bozan bataklığı kurutarak, burada orman yetiştirip havayı güzelleştirmek, 

- Ankara ikliminde yetiştirmek imkânı olduğu halde göreneksizlik ten ekilmeyen bazı ziraat bitkilerini bu çiftlikte tecrübe ederek yetiştirip halka, çiftçiye gösterip yaymak 

- Çiftçinin elinde bulunan tohumları ıslah etmek, 

- Çıplak ve ağaçsız olan Ankara İli’nin her yerini ağaçlandırmak için burada meyveli ve meyvesiz fidan yetiştirerek halka dağıtmak, 

- O zamana kadar o muhitte bulunmayan bazı verimli iyi cins hayvanları ve tavukları yetiştirip çoğaltarak köylüye damızlık olarak vermek, 

- Geniş ve fennî bir ziraat yapabilmek için makineli ziraatın nasıl yapıldığını köylüye göstermek, makineli ziraatın faydalarını anlatarak köylüyü makineli ziraata teşvik etmek ve her sahada kurslar açarak köylüye bilgi vermek, 

- Çiftlikte ziraatın, arıcılık, sütçülük, tavukçuluk, sebzecilik, meyvacılık ve bağcılık gibi her şubesinin kurularak üretilen çeşitli mahsulün şehirde açılacak mağazalarda satılıp halka ucuz ve temiz en iyi vasıflı gıda sağlamak, 

- Ankara halkının temiz hava alma ihtiyaçlarını karşılamak üzere mesire, piknik ve eğlence yeri olarak geniş bir koruluk ve orman alanı yapmak, 

- Ankara’da açılan Yüksek Ziraat Okulu’na girecek lise mezunu gençlerin bir sene bu çiftlikte fiilen çalışarak staj görmeleri. 

Büyük Atatürk, "Ağaç bile yetişmiyor, burada insan nasıl yaşar?" denilen bir yerde kurmayı tasarladığı eserini çok kısa bir sürede tamamlamış ve varmak istediği hedeflerin biri dışında tamamını gerçekleştirmiştir. 

Artık O'nun için varılacak son hedef, diğer çiftlikleri ile birlikte Atatürk Orman Çiftliği'ni de çok sevdiği ve değer verdiği Milleti'ne hediye etmekti. 

Bu düşünce ile çiftliklerinin ve mülklerinin devlete devir işlemleri konusunda gerekli resmi belgelerin hazırlanması için Tapu İdaresine direktif veren Ulu Önder, hazırlanan belgeleri imzalamak üzere çiftlik içerisindeki Marmara Köşkü'ne 11.05.1937 günü teşrif ederler. 

Atatürk devirle ilgili işlemlerden sonra Başbakanlık'a yazdığı 11.06.1937 tarihli bir tezkere ile bütün tesis, hayvan varlığı ve demirbaşları ile beraber tasarrufu Orman Çiftliği ile birlikte diğer çiftliklerini hazineye bağışladığını bildirir. 


Çiftliğin gelirlerine büyük katkısı olan ve Atatürk tarafından bu maksatla kurulmuş olan Bira Fabrikası bu dönem içinde (31.07.1939) Tekel Genel Müdürlüğü'ne devredilmiştir. 

Çiftliğin korunmasına yönelik Yasa Maddelerine rağmen, Çiftlik arazisi izleyen yıllar içinde pek çok kamu ve özel kuruluşun iştahını kabartmış, Ankara’nın büyümesi ile birlikte kentin yoğunlaşan altyapı gereksinmesi ve rant baskıları, Çiftlik alanını olumsuz yönde etkilemişti. 

Kurulduğunda 52 000 dönüm olan Atatürk Orman Çiftliği arazisi, günümüzde 33 487 dönüme inmiştir. AOÇ, geçen 67 yıl içinde yasayla devir ya da satış yoluyla arazi varlığının %36’sını kaybetmiştir (AOÇ Müdürlüğü, 2004). Buna kiraya verilen alanlardaki amaç dışındaki kullanımlar da eklenince bu oran %45’lere çıkmaktadır. 

Çiftlik arazilerinin devri, genelde dört değişik yöntemle yapılmıştır. 

Özel Kanunla Devir : Başta MSB olmak üzere kamu kuruluşlarına.
Protokol Yolu İle Devir : AŞTİ
Kiralama Yolu İle Devir : Petrol Ofisi Gen. Müd., Mitaş, Atlı Spor, TJK, PTT; Set Çimento, MIT, Karayolları, Belko,ASKİ; Yenimahalle-Etimesgut Belediyeleri, …….
Yasasız, Protokolsüz Devir : Anıt Mezar

Günümüzdeki duruma gelir isek; 

Malum TC Gündemi’ne Başkanlık Sistemi, Anayasa değişikliği ile getirilmek isteniyor. 


1992 yılında çiftlikten kalan arazi, 1. derecede tarihi ve doğal sit alanı olarak tescil edildi. 

Uzun süredir AOÇ’u talep eden Büyükşehir Belediye Başkanı, bölgenin 1.derecenin üzerinde SİT alanı olması ve kuruluş amaçları dışında değerlendirilemeyeceği gerekçeleriyle yargı engeliyle karşılaşıyor ve bu amacına ulaşamıyordu. 

Ankara 1 Nolu Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu, AOÇ’de, arazi üzerindeki 1. derece sit alanı şerhinin kaldırılmasına ve arazinin ‘Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı’ olarak tesciline karar verdi. 

Mülkiyeti Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri A.Ş’ye ait araziyle ilgili kararda ‘Arazinin eğitim, arşiv ve kongre merkezi fonksiyonlarını içeren resmi kurum alanı yapılmasında kamu yararı bulunduğu’ sonucuna vardı. Söz konusu parsellerin; üzerinde yapılar olduğu, bitki dokusu insan eliyle oluşturulan yapay bir çevre olduğu için 1. derecede doğal sit özelliği taşımadığı vurgulandı. 

Ankara Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu da 3 Şubat 2012’de, arazinin ‘kamu kurumları alanı’ olarak değiştirilmesinin uygun olduğunu kararlaştırmıştı. 

19 Mayıs Üniversitesi Toprak Bölümü’nden bir akademisyen grubunun 2005’te Atatürk Orman Çiftliği’nde yaptığı araştırmanın sonuçları, çiftlik toprakları içinde yalnızca yüzde 8.2’lik bölümün tarımsal kullanıma uygun olmadığı, geri kalan bölümün yüzde 54.4’ü “oldukça iyi” olmak üzere “tarıma uygun” arazilerden oluştuğunu göstermiş olmasına rağmen, AOÇ’de bir Başbakanlık Sarayı, milletvekillerine yönelik sosyal tesisler, büyük bir hayvanat bahçesi ve bir bölümü otoban büyüklüğünde çok sayıda yol yapımının amaçlandığına ilişkin açıklamalar sıklıkla basında yer alıyor ve bunların inşası da hızla devam etmektedir. 

1930 yılında kurulan ve 1961 yılından beri aynı işletmeci ailede kirada bulunan Merkez Lokantası’da Ocak 2013 de maalesef baskılar ve maddi sıkıntılar sebebiyle kepenk indirdi. 


Yapılması gereken, Ankara’nın en önemli nefes alma alanlarından biri de olan AOÇ’yi korumak ve geçmişteki kayıpları da azami ölçüde telafi etmeye çalışarak, kuruluş amacına uygun olarak yeniden Ankara’ya kazandırmak ama nerede o zihniyet ……

AOÇ'de Bir Sen Eksiktin ABD :

Başkanlık sistemi özentisi ve özentinin mimarı ABD elbetteki dizinin dibinde bir Başkanlık isteyeceğinden, ilk fırsatta AOÇ’den arazi talep etmiştir.

ABD Büyükelçiliği Basın Sözcüsü T.J. Grubisha, AOÇ arazisinin satışına ilişkin iddialar üzerine, “Satışa ilişkin süreç, arazinin sahibi ve bir Türk kurumu olan TOKİ’ye sorulmalıdır” dedi.

Basın bildirisi satır arasına dikkat ederseniz, AOÇ’de hiçbir yetki ve sorumluluğu olmayan TOKİ’nin   kendi malı gibi hareket ettiği görülmektedir.






"Yeşili görmeyen gözler, renk zevkinden mahrumdur. 
Burasını öyle ağaçlandırınız ki; kör bir insan dahi 
yeşillikler arsında olduğunu fark etsin"

Mustafa Kemal Atatürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder