İlk işe başladığım 1988 yılından beri bir türlü çözemediğim denklem!
Sabahları işe geç kalma sebebimdir ve en sonunda
birçok kıyafet denememe rağmen ilk giyilen üste geçirilip alelacele çıkılması
ile sonuçlanmıştır.
Biliyorum sabahları delirmek istiyorsunuz, hatta bazılarınız gece yatma
hazırlığından evvel delirmeye başlıyor. Yarın
ne giysem, o mu, bu mu, şu mu? Öffff….o olmaz, bu hiç olmaz, iş yerine uygun
değil, kilo aldım dar geliyor, zayıfladım çok büyük, o elbisenin altına
ayakkabım yok, oje rengim o kıyafete
uygun değil, aaaaa kıyafette leke var giyemem, etek çok kısa, pantolonun
paçaları uzun, .….
Dolap size bakıyor, siz dolaba ama nafile bir şey bulmak imkansız,
dolabınızdaki giysilerle mağaza açılsa bile durum değişmez. Ne kadar çok giysi,
o kadar çok kabus.
Ne giyseniz olmuyor, ya da o ortam için doğru seçim değil ya da size öyle geliyor. Ya çok gereksiz
şık, ya çok paspal, ya da gereksiz bir şekilde farklı. Öyle sıkılıyorsunuz ki; sabahları kıyafet seçme derdinden, giyinme
zorunluluğunu getirenlere küfrediyorsunuz. Afrikalılar gibi özgür olsak ne olur
yani?
İş yaşamında mesleki
profesyonelliğin yanı sıra kılık-kıyafetin de iş kariyerini direkt etkilediği
bir gerçek. Şık, güzel ve saygın giyinmek kadar işyeri ve konumunuza uygun giyinmek
gerektiğini de unutmamak gerekiyor.
Giyim tarzımız, işteki
konumumuz hakkında iyi ya da kötü bir imaj sahibi olmamıza sebep olmaktadır. İşinizin ciddiyeti giyiminiz ile de
sarsılabilir. Ya da çok düzenli ve tertipli giysileriniz ile daha da güvenilir
gözükebilirsiniz. Dağınık, özgür giyineceğim kaygısıyla tercih edilen stil çok yanlış bir seçim olabilir.
Nasreddin Hoca ne demiş; ‘ye
kürküm ye’.
Şimdi bütün bunları da hesaba
katınca dolap önü bekleyiş kabusunun, sıkıntısını daha net hissedersiniz.
Giysilerim, ayakkabılarım,
aksesuarlar ve takılarımla bir mağazayı çok rahat donatabilirim. Almış ta
almışım, maşallah. Yerli yersiz bir sürü gereksiz ıvır zıvır. Üstelik atmaya da kıyamadığım bir
sürü şey var ve dolaplardan fışkırıyor.
Son 2 yıldır tüm bu aldığım
şeylere harcadığım paraya acıyorum. Tüketim toplumu beni dişlisinin çarkına almış öğütüp, bitirmiş.
Halbuki, şık ve kaliteli 5 farklı
iş yeri kıyafetini döndürüp, giysek ne
olur? Neden 6. farklı kıyafetin yok mu diyecekler?
Dolabın karşısında boş boş
bakacağımız tüm o vakitleri, sevdiğimiz bir şeye kanalize etsek, hem ruhumuz
hem de cüzdanımız mutlu olacaktır.
Şartlar sizi kısıtlamadan, siz şartları kısıtlayın ve özgür olun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder